1 Kasım 2011 Salı

ÇOCUĞUNU DİDİKLEYEN İYİ NİYETLİ EBEVEYNLER


Bizimkinin yeme problemi var, bebekliğinden beri böyle. Okulu da sevmiyor. Zorlanıyor öğrenirken. Bizimki utangaç, böyle geri çekiyor kendini hemen. Evde çok konuşur ama dışarıda mıy mıy. ''  Birazdan masaya tost ve patates kızartması gelir. '' yemez ama yinede söyledik işte, aslında ben hamburger falan yesinde kilo alsın istiyorum ama yemiyor.'' Patates kızartmasını bolca ketçapa ve mayoneze daldırıp '' kilo alsın bari bunlarla diye veriyorum, baksanıza çok zayıf, çırpı gibi bacaklar.''

Anneanne lafa karışır.'' Yemeyen çocuklar öğrenemez, kafası çalışmaz, hadi yede okulla derslerini anla kızım. Bak arkadaşın maaşallh ne güzel yiyor,aferin sana, hadi sende ye onun gibi.'' Anne sazı tekrar eline alır. '' Ayyy vallahi bayılıyorum böyle yiyen çocuğa, yemeyen çocuk annesi olmak ne kadar zor bilemezsiniz. Siz çok şanslısınız.''


Böyle bir diyalog çok sık karşılaştığım bir örnektir. Konuşmanın büyük bir bölümü bu şekilde devam eder. Şüphe yok ki anne kızını anneanne de torununu çok seviyor ve onun iyiliği için böyle konuşuyorlar. Tek istekleri kızlarının sağlıklı olması, başarılı olması ve kendine güvenmesi. Niyet iyi ama yöntem yanlış. Şimdi bu diyaloğun ( madalyonun) diğer yüzüne bakalım. Bu durumu çocuk nasıl algılıyor acaba ? Bu durumda çocuk neler öğrenmiş olabilir ?


Ben yemeği ve okulu sevmeyen bir çocuğum, zaten yemediğim için öğrenemiyorum ve bunun içinde sevilmiyorum. Annem beni sevmiyor çünkü onun hayatını zorlaştıryorum. Hamburger, mayonez, ketçap büyümeye yardım eden iyi bir şey. Bacaklarım çirkin, yan sandalyede oturan kızı daha çok seviyorlar. Ben utangaç bir kızım o zaman böyle utanmaya devam etmeliyim, çünkü böyle olduğumu ailem onaylıyor..Hislerimi soracak olursanız kendimi berbat hissediyorum, daha da utangaç, sevilmeyen, ailem tarafından rededilmiş, cılız, aptal bir çocuk olarak hissediyorum.


Muhtemelen ebevenler bu tip konuşmalar yıllardır yapılıyordur. Sonuç değişmediğine göre sorun aynı yöde kalıcı olmaya doğru ilerliyor demektir. Hatta bu çocuk ileride sevilmek için, aferin almak için, okulda başarılı olmak için kendini aşırı yemeğe verebilir. Beş altı yıl sonra obezlik sınırına bile yaklaşabilir. Her geçen yıl daha fazla özgüvenini ve özdeğerini kaybeder. Ben bunlara kayıp çocuklar diyorum.( Daha şimdiden aile içinde kaybolmuş çocuklar. )


Başarılı, özgüven sahibi, sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirmek istiyorsanız '' iyi niyetinizi'' olumsuz konuşmalarla, eleştiri ve şikayetlerle değil, olumlu ve yapıcı davranışlarla göstermelisiniz. Bunun içinde önce özfarkındalık kazanarak kendinizi değiştirmelisiniz. Böylelikle odağınızı çocuklarınızın neyi iyi yaptığına, hangi güzel özellikleri olduğuna çevirebilirsiniz. Onları sürekli didiklemek yerine motive edersiniz. Olmasını istemediğiniz şeyleri tekrarlamayı bırakıp olmasını istediklerinizi  getirirsiniz. ( Bu konuyla ilgili ayrıntılı örnekleri diğer yazılarımda vermiştim)

Sevgiyler kalın,
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder